Yunus Emre'nin Divanlarının en eski örneklerinden biri olan bir el yazması, önümüzdeki hafta düzenlenecek bir müzayedede satışa sunulacak. Yaklaşık 14. yüzyıla tarihlenen bu nadir eser, uzmanlar tarafından titizlikle incelendi ve özgünlüğü doğrulandı.
Tarihi Eserin Özellikleri
Müzayede evi yetkilileri, el yazmasının dil özelliklerinin ve kelime hazinesinin tamamen Beylikler Dönemine ait olduğunu ve sonrasında çoğaltılmadığını belirtti. Eserin yazım tarzı, hat sanatı uzmanları tarafından Beyazıt dönemine ait Osmanlı hat devriminden önceki bir döneme tarihlendirildi. Kağıdın ise Doğu kökenli, 14-15. yüzyıllarda kullanılan bir tür olduğu tespit edildi. Eserin 100 yıldan uzun bir süredir aynı ailede saklandığı ve sadece 18. yüzyılda küçük bir restorasyon geçirdiği, eksik bir sayfasının o dönemde tamamlandığı belirtildi. Bu nadir el yazması, koleksiyoncular için eşsiz bir fırsat sunuyor.
Müzayede ve Hukuki Süreç
El yazmasının, Türkiye'deki ilgili kurumlardan alınan izinler doğrultusunda, yasal olarak müzayedeye çıkarıldığı vurgulandı. Müzayede yetkilileri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na uygun hareket ettiklerinin altını çizerek, tarihi eserlerin korunmasının ve yasal çerçeve içinde el değiştirmesinin önemini vurguladılar. Bu satışın, tarihi eserlerin ülke içinde kalması ve ekonomiye katkı sağlaması açısından örnek teşkil etmesi amaçlanıyor. Osmanlı dönemi eserlerinin korunması ve yasal ticaretinin düzenlenmesi için çalışmaların devam ettiği belirtildi.
Kültürel Mirasın Korunması ve Ekonomik Faydalar
Müzayede yetkilileri, İstanbul'un İslam sanat eserleri ticaretinin merkezi haline getirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu durum, tarihi eserlerin ülke içinde kalmasını sağlayacak, ayrıca elde edilecek gelirle Türkiye'nin cari açığının azaltılmasına katkıda bulunacak. El yazmasının satışı, tarihi eserlerin korunması ve yasal ticaretinin düzenlenmesi konusundaki tartışmaları da yeniden gündeme getirmiş durumda. Londra gibi merkezlerde var olan güvenli ve düzenli sanat piyasalarının örnek alınarak, Türkiye'de de benzer bir sistemin oluşturulması hedefleniyor. Bu sayede, Orta Doğu ve İslam dünyasındaki kültürel mirasın korunmasına katkı sağlanması amaçlanıyor. Mekke, Mısır ve İstanbul gibi tarihi merkezlerin kültürel zenginlikleri dikkate alınarak, bu zenginliğin gelecek nesillere aktarılması için çaba gösteriliyor. Bu, yalnızca bir el yazmasının satışından ibaret değil, aynı zamanda kültürel mirasın korunması ve ekonomik kalkınma arasında bir denge kurma çabasıdır. Müzayede, 250'ye yakın eserin yer aldığı karma bir müzayede olacak.